Hayatımın en güzel bayramlarından birini yaşıyorum. Evde. Sessizlikte kitap okuyorum. Balkondan, uyanık tutup, serin hissettirecek kadar hava geliyor- esinti bile değil. Telefon yok. Hatta bazen müzik bile yok. Öyle bir toleranslıyım ki şu anda; bu cümleleri yazarken bütün cüssesi ve gürültüsü ile sokağı dolduran çöp kamyonuna bile hoşgörülüyüm. "Arife günü" işbaşındalar diye. Her günüm "bayram tadında" diye arifem de yok benim. "Şeker tadında" bayram dilemezler mi donup kalıyorum, tüylerim diken diken. Neden bilmem. O kalıp, çok "şerbetli- ballı" geliyor herhalde. "Tadında" kalıbı... Iyyyyyy.
Ne şizoid bir milletiz biz. Kutlamalar, ağıtlar, öfkeler, coşkular o kadar iç içe yaşanıyor ki herşey gerçekliğini yitiriyor; uyku ile uyanıklık arası o dönemdeki hale benziyor. Neydi dünkü ağlamalar derken, nedir bugünkü kutlamalar der buluyorum kendimi. Hafızasız ve belki de bu yüzden vefasız mıyız diye düşünüyorum. Herşeyi hatırlamak iyi olmasa da, bazı şeyleri de unutmamak iyi olur. Amma ve lakin, yarınımız o kadar önemli ki, bugün neyse de, dün büsbütün kaybediyor önemini. Bu kadar maddi değerlere bağlandıkça, övündüğümüz manevi değerler nerede bakınıyorum. Ve de bakakalıyorum. Değersizlik en büyük değer. Özensizlikle beraber. Nasıl olsa yenisi alınır herşeyin hoyratlığı ile yabani ot gibi üreyen görgüsüzlük. Kültür nedir peki? Ya da nerededir? Neredeyse öfkeyle kazınan, yok edilen eski şehirler... Yerine dikilen gökdelenler. Anladık. Anladıkları, yapabildikleri en iyi şey inşaat bazılarının. Yapın. Ama saygı. Biraz da eskiye saygı. Zevke, zerafete, mimariye saygı. Korumayı bilmiyorlar ki. Evlerinde de bu insanların atadan dededen kalma aile yadigarı yoktur biraz kurcalasak. Varsa yoksa "yeni para" toplayıp sakladıkları. Eski, eskimiştir onlar için. Değer bilmezlik kalmıştır onlara ailelerinden yadigar.
Bu hafızasızlık, saygısızlık, hız, tüketim, arsızlık içinde kendimi yavaşlattıkça, soyutladıkça, seçtikçe ve azalttıkça herkesi ve herşeyi, her bakımdan arttığımı hissediyorum. Müthiş bir arınma duygusuyla. Ne hikmetse insanlar da yavaş yavaş azalıyor etrafımda. Doğal seleksiyon gibi. Bir vesile ile ayıklanıyorlar. Kalanlar esas. İnsanın seçme özgürlüğünü kullanmayı çok erken yaşlarda öğrenmesi lazım. Ben bu özgürlüğü yeniden keşfettim ve hayatı yeniden yaşıyorum. Yediğim, içtiğim, konuştuğum, duyduğum, dokunduğum, kokladığım, okuduğum, seyrettiğim vs. herşeyi seçme özgürlüğüne sahibim. Dahası var mı? Bundan büyük zenginlik var mı? Hal böyle olunca e azalıyor etraftaki herşey tabii.
Ne mutlu varım diyene. Ne mutlu seçiyorum diyene. Ve bunun en doğal sonucu olarak ne mutlu seviyorum diyene!
Hayatı ve sunduklarını seçiyorum ve seçimlerimi seviyorum. İyi ki varım.
Herkesin bayramları kutlu olsun. Önce Zafer, sonra Şeker :)
29 Ağustos 2011 Pazartesi
11 Ağustos 2011 Perşembe
8 Ağustos 2011 Pazartesi
Anlar, sadece anlar
Anlar
Eger,yenıden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz,sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadıgım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çokriske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doguşu izler,
Daha çok dağa tırmanır,daha çok nehirde yüzerdim.
Görmedigim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım.
Yeniden başlayabilseydim eger,yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. yaşam budur zaten.
Anlar,sadece anlar.Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında su,şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eger,hiçbir şey taşımazdım.
Eger yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder,güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım,bir şansım olsaydı eger.
Ama işte 85'indeyim ve biliyorumn...
ÖLÜYORUM....
Arjantin-1985
Jorge Luis Borges
Eger,yenıden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz,sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadıgım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çokriske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doguşu izler,
Daha çok dağa tırmanır,daha çok nehirde yüzerdim.
Görmedigim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım.
Yeniden başlayabilseydim eger,yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. yaşam budur zaten.
Anlar,sadece anlar.Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında su,şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eger,hiçbir şey taşımazdım.
Eger yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder,güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım,bir şansım olsaydı eger.
Ama işte 85'indeyim ve biliyorumn...
ÖLÜYORUM....
Arjantin-1985
Jorge Luis Borges
7 Ağustos 2011 Pazar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)