12 Eylül 2010 Pazar

Biat, engeldir.

Şahane bir toplantıdan henüz döndüm. Konu ağrı idi. Dünyanın her yerinden çeşitli branşlardan insanlarla birlikte konuyu didikledik. Ülkemizdeki çalgılı çengili kongrelerden sonra bana ilaç gibi geldi. Çok nezih bir ortamda iddiasızlığın iddiası ile ağırladılar bizi. Sohbet sırasında kongre başkanı bu toplantıyı nereden duyduğumu sordu. Tesadüfen bir meslektaşımdan duyduğumu söyledim. Şaşırdı. Çünkü ağrı ile uğraşan ve bu internasyonel grubun önemli üyelerinden biri olan ağrı "guru"su, meşhur bir meslektaşımızın ülkemize duyurmasını beklerlermiş... (Ama bu "yoğun" doktorumuz, kongreden kongreye koşup "sunum"lar yaparken ve arada kliniğine gelip "doktorluk" yaparken ülkemiz doktorları için yapması  gereken duyuruya fırsat bulamamıştır. ) Dahası kongreye katılmak isteyenlerin bir kısmının katılım- konaklama gibi ücretlerini verebileceklerini de ekledi. Geçen yıl İstanbul'da yaptıkları kongreden çok para kazandıklarını ve bu parayı bir şekilde harcamak zorunda olduklarını, bu paranın boşta beklediğini anlattı.


Bizde kongreler çok şaşalı geçer. En görgüsüz düğündekilerden bile daha görgüsüz sofralarda yemek yer, eller havaya yaparız. Konserlerine bilet bulunamayan sanatçılar gelir zoraki esprilerle doktorları eğlemeye çalışırlar. İlaç firmaları yağdırır- ne hikmetse(!). Üçüncü dünya ülkelerine yakışır şekilde harcarız paraları. Kongreyi düzenleyenlerin elde ettikleri geliri hesaplamak için ise benim matematiğim yetmez. Kimbilir ne hesaplarla denkleştirilir vicdan ve bilime hizmet.
Bugüne kadar ben hiç duymadım bir kongreden toplanan paralarla herhangi birine herhangi bir katkının yapıldığını, ama varsa böyle bir durum duymak- bilmek isterdim.

Bizim kongrelerde tıbbın kanıtlanmış verileri aynı kitaplardaki gibi "okunur", tek tük tecrübe aktarılır ve tartışmalar da genelde tatsız olur. Güç gösterisine dönüşür.

Görece gelişmiş olduğunu sezdiğim ve gördüğüm ortamlarda ise "interaktif" kısım en kıymetlisidir. Çünkü tecrübe esastır- bilgi olmazsa olmazdır. Ben ülkemizin doktorlarının "üstün" olduğunu ve en ağır şartlarda mucizeler ve hatta icatlar yaratarak çalıştığını biliyorum. Bu bilgilerin aktarılmasına engel ise "biat" kültürümüzdür bana göre. Biat engeldir kendini ifade etmeye. Biatta "kendi" yoktur - olamaz zaten. Akbabalar gibi kongreleri tekeline almış "sözde" akademisyen bir grup, tıp sanatının keyifle ve olması gereken kalitede paylaşımına engel kanımca. Kongre denince, yapmış olmak için yapılan toplantılar, ellerinde purolar ve Semra Özal model saçlarla kafalarını geriye atarak kahkahalar patlatan "hoca"lar gözümün önüne geliyor ne yazık ki...

Katıldığım toplantıdan öğrendiklerimin ve pekiştirdiklerimin yanı sıra; tıbbın bir sanat olduğu, "kesin doğru" veya "kesin yanlış"ın olmadığı, bilginin modüler olup her şekilde kombinasyonlar ile uygulanabileceğini görmek-hissetmek işime olan sevgimi artırdı. Bu uygulamaların paylaşımı ise rakı sofrasındaki muhabbet kadar keyifli idi.

Ez cümle: yüzüm gülerek döndüm. Aklımda bir sürü plan, proje ile. Enerjim ne kadar götürür bilmem. Ama dönüp bu yazıyı okuduğumda hatırlarım belki o ortamı ve şarj olurum. Darısı gelecek toplantların başına.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder