Başıma daha önce de geldi. Her seferinde de heyecanlandırdı, şaşırttı. Bir şekilde inancımı artırdı...
Ders çalışıyorum. Defterime üzerinde çalıştığım hareketin başlığını yazdım: SPHINX SERIES ve "Yoruldum... Mola." diyerek kitaplığa yöneldim. Kısa bir şiir veya metin okuyarak dikkatimi dağıtmak istedim. Uzun zamandır iştahımı kabartan ama bir türlü fırsatını ve havasını yakalayamadığım için ötelediğim bir kitabı aldım elime.
"The Collected Works of Oscar Wilde"... Fihristi açtım ve şiirler bölümüne gittim. Açtığım sayfaya bakakaldım. Sayfa 882: The Sphinx !!! Ne diyebilirim ki?!!?
Yüzüm güldü. Bir Sphinx'den diğerine geçtim. Şiirden hareketine... Sanat ve spor böyle buluştu bugün.
16 Eylül 2012 Pazar
31 Ağustos 2012 Cuma
Oyun içinde oyun
Başka bir eşek kaybettirme ve sonra geri gönderme olayı...
Bankadan SMS mesajı geldi. Kredi kartınızı önlem olarak bloke ettik demişler. Bankayı aradım. Peş peşe alışverişler dikkat çekmiş. Sorguladık itunes çıktı. Dışarıda olduğum için evde bıraktığım ipad üzerinde dolaşan minik parmakların bu alışverişleri yapmış olabileceğini düşündüm. Evi aradım. Haklıymışım. Yine de önlem olarak kartı iptal ettirdim.
Eve döndüğümde itunes purchase history'den neler almış minik parmaklar önce ona baktım. Normal şartlarda password veya authorization olmadan alış yapılamamalı ama öyle olmamış. Oyun oynarken Talking Tom acıktıkça bizimkiler beslemiş; süt istemiş almışlar, et istemiş yedirmişler. Contract Killer denen cani ruhlu oyunda roket atara kadar silah almışlar. 99.99 Dolarlar, 134, 79 dolarlar derken 1127 dolarlık sanal silah, süt, et alışverişi yapılmış. Nitelikli dolandırıcılık. Organize suç. Bizdekinden farkı itirazınıza cevap anında oluyor. 2 gün boyunca yazıştım, konuştum ve tamamını geri ödeyeceklerini bildirdiler.
Apple'i bir kez daha sevdim.
Bankadan SMS mesajı geldi. Kredi kartınızı önlem olarak bloke ettik demişler. Bankayı aradım. Peş peşe alışverişler dikkat çekmiş. Sorguladık itunes çıktı. Dışarıda olduğum için evde bıraktığım ipad üzerinde dolaşan minik parmakların bu alışverişleri yapmış olabileceğini düşündüm. Evi aradım. Haklıymışım. Yine de önlem olarak kartı iptal ettirdim.
Eve döndüğümde itunes purchase history'den neler almış minik parmaklar önce ona baktım. Normal şartlarda password veya authorization olmadan alış yapılamamalı ama öyle olmamış. Oyun oynarken Talking Tom acıktıkça bizimkiler beslemiş; süt istemiş almışlar, et istemiş yedirmişler. Contract Killer denen cani ruhlu oyunda roket atara kadar silah almışlar. 99.99 Dolarlar, 134, 79 dolarlar derken 1127 dolarlık sanal silah, süt, et alışverişi yapılmış. Nitelikli dolandırıcılık. Organize suç. Bizdekinden farkı itirazınıza cevap anında oluyor. 2 gün boyunca yazıştım, konuştum ve tamamını geri ödeyeceklerini bildirdiler.
Apple'i bir kez daha sevdim.
28 Ağustos 2012 Salı
THIS IS MY LIFE
I've never cared for authority
I've never felt part of the majority
Well I lost my home
And I lost my wife- (My version is: And I have left mine)
This is no joke
Yeah, this is my life
This is my life
New suit of clothes, same emperor
Some people think
Think that they're superior
But you can cut them down
With a rusty knife
This is no joke
Yeah, this is my life
This is my life
I'm just one man (My version is: dame)
What can I do?
Against an army
An army made of you
Time marches on
To a drum and fife
This is no joke
Yeah, this is my life
This is my life
I've never felt part of the majority
Well I lost my home
And I lost my wife- (My version is: And I have left mine)
This is no joke
Yeah, this is my life
This is my life
New suit of clothes, same emperor
Some people think
Think that they're superior
But you can cut them down
With a rusty knife
This is no joke
Yeah, this is my life
This is my life
I'm just one man (My version is: dame)
What can I do?
Against an army
An army made of you
Time marches on
To a drum and fife
This is no joke
Yeah, this is my life
This is my life
HOŞGELDİM
Allah eşeğimi değil ömrümü bir aldı, sonra bağışlayıp geri verdi.
Midilli ile Türkiye arasında, adanın kuzeydoğu ucunda bir yerlerde, zodiac bir botta deniz benle oynadı, oynadı, dalgasını geçti bıraktı. Denizin gücünü, hiçliğimi, aptallığımı ama bir yandan da cesaretimi gördüm. Hayatı sevdiğimi, panikli tipimi darda kaldığımda nasıl da değiştirebildiğimi gördüm. Bir yandan salaklığıma şaşırdım. Bir yandan da sıkışınca yapabildiklerime.
Güneş battıktan sonra başlayan ve karaya ayak bastığım andaki zifiri karanlığa kadar geçen süre içinde "gittim" ve "geldim".
HOŞGELDİM.
Midilli ile Türkiye arasında, adanın kuzeydoğu ucunda bir yerlerde, zodiac bir botta deniz benle oynadı, oynadı, dalgasını geçti bıraktı. Denizin gücünü, hiçliğimi, aptallığımı ama bir yandan da cesaretimi gördüm. Hayatı sevdiğimi, panikli tipimi darda kaldığımda nasıl da değiştirebildiğimi gördüm. Bir yandan salaklığıma şaşırdım. Bir yandan da sıkışınca yapabildiklerime.
Güneş battıktan sonra başlayan ve karaya ayak bastığım andaki zifiri karanlığa kadar geçen süre içinde "gittim" ve "geldim".
HOŞGELDİM.
23 Temmuz 2012 Pazartesi
ACIMADI Kİ!
Sabah işe gelirken denk geldim. Uydu.
Şu anda böyleyim denebilir.
"Hand In My Pocket"
I'm broke but I'm happy
I'm poor but I'm kind
I'm short but I'm healthy, yeah
I'm high but I'm grounded
I'm sane but I'm overwhelmed
I'm lost but I'm hopeful baby
What it all comes down to
Is that everything's gonna be fine fine fine
'cause I've got one hand in my pocket
And the other one is giving a high five
I feel drunk but I'm sober
I'm young and I'm underpaid
I'm tired but I'm working, yeah
I care but I'm restless
I'm here but I'm really gone
I'm wrong and I'm sorry baby
What it all comes down to
Is that everything's gonna be quite alright
'cause I've got one hand in my pocket
And the other one is flicking a cigarette
And what it all comes down to
Is that I haven't got it all figured out just yet
'cause I've got one hand in my pocket
And the other one is giving the peace sign
I'm free but I'm focused
I'm green but I'm wise
I'm hard but I'm friendly baby
I'm sad but I'm laughing
I'm brave but I'm chickenshit
I'm sick but I'm pretty baby
And what it all boils down to
Is that no one's really got it figured out just yet
'cause I've got one hand in my pocket
And the other one is playing the piano
And what it all comes down to my friends
Is that everything's just fine fine fine
'cause I've got one hand in my pocket
And the other one is hailing a taxi cab
Şu anda böyleyim denebilir.
"Hand In My Pocket"
I'm broke but I'm happy
I'm poor but I'm kind
I'm short but I'm healthy, yeah
I'm high but I'm grounded
I'm sane but I'm overwhelmed
I'm lost but I'm hopeful baby
What it all comes down to
Is that everything's gonna be fine fine fine
'cause I've got one hand in my pocket
And the other one is giving a high five
I feel drunk but I'm sober
I'm young and I'm underpaid
I'm tired but I'm working, yeah
I care but I'm restless
I'm here but I'm really gone
I'm wrong and I'm sorry baby
What it all comes down to
Is that everything's gonna be quite alright
'cause I've got one hand in my pocket
And the other one is flicking a cigarette
And what it all comes down to
Is that I haven't got it all figured out just yet
'cause I've got one hand in my pocket
And the other one is giving the peace sign
I'm free but I'm focused
I'm green but I'm wise
I'm hard but I'm friendly baby
I'm sad but I'm laughing
I'm brave but I'm chickenshit
I'm sick but I'm pretty baby
And what it all boils down to
Is that no one's really got it figured out just yet
'cause I've got one hand in my pocket
And the other one is playing the piano
And what it all comes down to my friends
Is that everything's just fine fine fine
'cause I've got one hand in my pocket
And the other one is hailing a taxi cab
11 Temmuz 2012 Çarşamba
Işık Doğudan Yükseliyor...
Ben yeni farkına varıyorum. Yüzümüz batıya dönük doğurdular, büyütttüler. Hep kovaladık, peşinden koştuk birşeylerin batıya doğru. Birgün durdurdum kendimi. Biraz bekledim. Sonra yüzümü doğuya döndüm. Gözüm kamaştı ışıktan. Ama gözüm alışınca gördüm alttaki zorlukları, iyiyi, kötüyü. Batı daha "cici"ydi belki. İdeale daha yakındı. Daha "medeni" idi, medeniyetin doğduğu toprakların aksine. Doğu "az gelişmiş"ti. Fakirdi. Karışıktı. Ancak daha rafineydi ve "başka"ydı. Bana anlatılandan, inanmak istediğimden, duyduğumdan, gördüğümden. Hatta duymadığımdı, görmediğimdi. Böyle istendiğinden...
Yeni yüzleşiyorum tüm komplekslerimle. Açıyorum kendimi alabildiğine ve ayıkladıkça kompleksleri, çıkıyor içinden hasret olduğum gerçekler. Ne batıya, ne de doğuya hayranım. Gerçeğin, basitliğin ve saflağın peşindeyim. Ve bu yolda karşıma çıkanlar, "Çok şükür Allahım'a. İyi ki doğmuşum." dedirten cinsten.
Amacım varmak değil, gitmek.
Yollar sürprizli. Yollar karışık. Yollar hayatın kendisi.
Işığa yürüyorum bu günlerde. Merakla ve istekle.
Yeni yüzleşiyorum tüm komplekslerimle. Açıyorum kendimi alabildiğine ve ayıkladıkça kompleksleri, çıkıyor içinden hasret olduğum gerçekler. Ne batıya, ne de doğuya hayranım. Gerçeğin, basitliğin ve saflağın peşindeyim. Ve bu yolda karşıma çıkanlar, "Çok şükür Allahım'a. İyi ki doğmuşum." dedirten cinsten.
Amacım varmak değil, gitmek.
Yollar sürprizli. Yollar karışık. Yollar hayatın kendisi.
Işığa yürüyorum bu günlerde. Merakla ve istekle.
9 Haziran 2012 Cumartesi
YÜREK
Yüreğimde raflar var.
Kimi düşüyor, kimi dışarı atlıyor.
Üst katlara başkaları yerleşince,
Alttakiler görece irtifa kaybediyor.
Yüreğimin genişliğine şaşırıyorum.
Az insan gidiyor, daha çoğu geliyor.
Bazılarının tozunu alıyorum.
Bazılarına toz kondurmuyorum.
Bazen şaşırıyorum.
Bazen de "hiç şaşırmıyorum".
Canımı en çok yakanlar, beni yanıltanlar.
Yine de yürek iyileşiyor.
Kimi düşüyor, kimi dışarı atlıyor.
Üst katlara başkaları yerleşince,
Alttakiler görece irtifa kaybediyor.
Yüreğimin genişliğine şaşırıyorum.
Az insan gidiyor, daha çoğu geliyor.
Bazılarının tozunu alıyorum.
Bazılarına toz kondurmuyorum.
Bazen şaşırıyorum.
Bazen de "hiç şaşırmıyorum".
Canımı en çok yakanlar, beni yanıltanlar.
Yine de yürek iyileşiyor.
3 Haziran 2012 Pazar
Bence Şimdi Sen De Herkes Gibisin
Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
Onlardan kalbime sevda geçmiyor
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin
Yolunu beklerken daha dün gece
Kaçıyorum bugün senden gizlice
Kalbime baktım da işte iyice
Anladım ki sen de herkes gibisin
Büsbütün unuttum seni eminim
Maziye karıştı şimdi yeminim
Kalbimde senin için yok bile kinim
Bence sen de şimdi herkes gibisin
Onlardan kalbime sevda geçmiyor
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin
Yolunu beklerken daha dün gece
Kaçıyorum bugün senden gizlice
Kalbime baktım da işte iyice
Anladım ki sen de herkes gibisin
Büsbütün unuttum seni eminim
Maziye karıştı şimdi yeminim
Kalbimde senin için yok bile kinim
Bence sen de şimdi herkes gibisin
NAZIM HİKMET RAN
29 Mayıs 2012 Salı
23 Mayıs 2012 Çarşamba
NEW THINGS TO COME
Yeni yol arkadaşım Lounge 96.
Hergün yeni bir grupla veya sanatçı ile tanıştırıyor beni.
Yol nasıl bitiyor anlamıyorum. Yol bitmesin istiyorum.
Yol da yol tabii... Adalar, sahil, deniz...
Müzik = Nefes
Bu da bugün için...
HIDE
Loopa Scava Meets Cayetano
... I am tired of being lonely and melancholic for the games of love
... Now I have to find the strength in my heart to say good-bye, Baby don't try.
Leave me alone to live this to fight my thoughts and put them behind
'cause I need to hide...
I need to hide.
NEW THINGS TO COME...
NEW THINGS TO LOVE....
13 Mayıs 2012 Pazar
7 Mayıs 2012 Pazartesi
SÜRPRİZLERİ SEVİYORUM
Öyle bir zamanda, öyle bir durumda okudum ki bu yazıyı. İlaç gibi geldi...
Oğullarımla ilgili bir konuda derin derin düşünürken, o kadar da derine gitmeme gerek olmadığını fark ettim.
Çok saygı duyduğum bir doktor büyüğümün tavsiyesi ile okudum. Sohbet konusu bambaşka bir şeydi. Politik bir olayın, apolitik bir uygulamasına konu olmuştu bu yazı. Nefis bir harman oldu sohbetimiz ve benim hiç beklemediğim bir şekilde, hiç beklemediğim bir noktaya ışık tuttu. Hayatın bu oyunlarına bayılıyorum. Sürprizler... Eksik olmasınlar.
------------------------------------------------------------------------------------------------
PULSUZ DİLEKÇE
Sevgili Anneciğim,Babacığım,
Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları söylemek isterdim: Sürekli bir
büyüme ve değişme içindeyim.Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni
tanımaya ve anlamaya çalışın. Deneme ile öğrenirim.Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz.Oyunda, arkadaşlıkla, uğraşlarımda özgürlük tanıyın.Beni her yerde, her zaman koruyup kollatmayın. Büyümeyi çok istiyorsm da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi
alamıyorum.Bunu önemsemeyin.Ama siz beni şımartmayın. Hep çocuk kalmak isterim sonra.Her
istediğimi elde edemiyeceğimi biliyorum. Ama siz verdikçe almadan edemiyorum.Bana yerli yersiz söz
de vermeyin. Sözünüzü tutmayınca sizlere güvenim azalıyor. Bana kesin ve kararlı davranmaktan
çekinmeyin. Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini
beğendiğimi söyleyemem. Ancak, hiç kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşırıyorum. Tutarsız
davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan edemiyorum. Öğütlerinizden
çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın.Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum.Ancak birbirinize saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder.Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır.”Ben senin yaşında iken...” diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.
Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Bana yanılma payı bırakın. Beni korkutup
sindirerek,suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü
çocukmuşum gibi yargılamayın.Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni
dinleyin. Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim.Beni dinleyin.Öğrenmeye en yakın olduğum
anlar, soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun. Beni yeteneklerimin üstünde işlere
zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri bekleyin. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni destekleyin; hiç
değilse çabamı övün.Beni başkalarıyla karşılaştırmayın; umutsuzluğa kapılırım. Benden yaşımın
üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın; bana süre tanıyın. Yüzde
yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın; yalana sığınmak zorunda
kalırım. Sizi çok bunaltsam bile soğukkanlığınızı yitirmeyin. Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni
aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki ben de sizi yabancıların
önünde güç durumlara düşürebilirim. Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin.
Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine, beni size daha çok yaklaştırır.
Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez
göstermeye çabalamayın. Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.
Biliyorum ara sıra sizi üzüyor, belki de düş kırıklığına uğratıyorum. Bana verdikleriniz yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum.
Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse bir çoğundan vazgeçebilirim; yeter ki beni ben olarak
seveceğinize inancım sarsılmasın.
Benden “ Örnek çocuk” olmamı istemezseniz, ben de sizden kusursuz ana-baba olmanızı
beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.
Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi. Ama seçme hakkım olsaydı, sizden başka kimsenin
çocuğu olmak istemezdim.
Sevgiler
Çocuğunuz
Prof.Dr. Atalay Yörükoğlu
Oğullarımla ilgili bir konuda derin derin düşünürken, o kadar da derine gitmeme gerek olmadığını fark ettim.
Çok saygı duyduğum bir doktor büyüğümün tavsiyesi ile okudum. Sohbet konusu bambaşka bir şeydi. Politik bir olayın, apolitik bir uygulamasına konu olmuştu bu yazı. Nefis bir harman oldu sohbetimiz ve benim hiç beklemediğim bir şekilde, hiç beklemediğim bir noktaya ışık tuttu. Hayatın bu oyunlarına bayılıyorum. Sürprizler... Eksik olmasınlar.
------------------------------------------------------------------------------------------------
PULSUZ DİLEKÇE
Sevgili Anneciğim,Babacığım,
Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları söylemek isterdim: Sürekli bir
büyüme ve değişme içindeyim.Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni
tanımaya ve anlamaya çalışın. Deneme ile öğrenirim.Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz.Oyunda, arkadaşlıkla, uğraşlarımda özgürlük tanıyın.Beni her yerde, her zaman koruyup kollatmayın. Büyümeyi çok istiyorsm da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi
alamıyorum.Bunu önemsemeyin.Ama siz beni şımartmayın. Hep çocuk kalmak isterim sonra.Her
istediğimi elde edemiyeceğimi biliyorum. Ama siz verdikçe almadan edemiyorum.Bana yerli yersiz söz
de vermeyin. Sözünüzü tutmayınca sizlere güvenim azalıyor. Bana kesin ve kararlı davranmaktan
çekinmeyin. Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini
beğendiğimi söyleyemem. Ancak, hiç kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşırıyorum. Tutarsız
davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan edemiyorum. Öğütlerinizden
çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın.Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum.Ancak birbirinize saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder.Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır.”Ben senin yaşında iken...” diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.
Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Bana yanılma payı bırakın. Beni korkutup
sindirerek,suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü
çocukmuşum gibi yargılamayın.Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni
dinleyin. Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim.Beni dinleyin.Öğrenmeye en yakın olduğum
anlar, soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun. Beni yeteneklerimin üstünde işlere
zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri bekleyin. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni destekleyin; hiç
değilse çabamı övün.Beni başkalarıyla karşılaştırmayın; umutsuzluğa kapılırım. Benden yaşımın
üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın; bana süre tanıyın. Yüzde
yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın; yalana sığınmak zorunda
kalırım. Sizi çok bunaltsam bile soğukkanlığınızı yitirmeyin. Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni
aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki ben de sizi yabancıların
önünde güç durumlara düşürebilirim. Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin.
Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine, beni size daha çok yaklaştırır.
Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez
göstermeye çabalamayın. Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.
Biliyorum ara sıra sizi üzüyor, belki de düş kırıklığına uğratıyorum. Bana verdikleriniz yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum.
Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse bir çoğundan vazgeçebilirim; yeter ki beni ben olarak
seveceğinize inancım sarsılmasın.
Benden “ Örnek çocuk” olmamı istemezseniz, ben de sizden kusursuz ana-baba olmanızı
beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.
Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi. Ama seçme hakkım olsaydı, sizden başka kimsenin
çocuğu olmak istemezdim.
Sevgiler
Çocuğunuz
Prof.Dr. Atalay Yörükoğlu
1 Mayıs 2012 Salı
22 Nisan 2012 Pazar
BİR BULUT DAHA...
BULUT GEÇTI GÖZYASLARI KALDI ÇIMENDE
GÜL RENGI SARAP IÇILMEZ MI BÖYLE GÜNDE
SEHER YELI ESER,YIRTAR ETEGINI GÜLÜN
GÜLE BAKTIKÇA ÇIRPINIR YÜREGI BÜLBÜLÜN
BU YILDIZLI GÖKLER NE ZAMAN BASLADI DÖNMEYE?
KIMSE BILMEZ,KIMSE BILMEZ...
19 Nisan 2012 Perşembe
Güncelleme
İhtisas sırasında, nöbetlerden birinde beyin cerrahı bir arkadaşımla felsefe yapıyorduk.
Bana söylediği o anda tuhaf gelmişti. Değerini ve anlamını bugün kavrıyorum.
Demişti ki: "Burcu. Hayatta herşey o kadar değişken ki... Herşeyi güncellemek lazım. İnanmazsın belli aralıklarla arkadaş listemi bile güncelliyorum. Eskiden dost dediğim benim kadar değişmezse, dostluktan düşüyor." demişti. "Olur mu canım!?!?!" demiştim o zamanlar. Bugün haklı olduğunu düşünüyorum.
Andım yine Herakleitos'u...
Aynı nehirde iki kere yıkanılmadığı gibi, insan da hayatı boyu aynı kalmaz.
Ya değişmeseydik!?! Değişemeseydik?! Ne sıkıcı olurdu!!!
Olaylar oluyor, zamanı geliyor ve kontakt listeleri güncelleniyor. Bazıları düşüyor, yenileri ekleniyor...
Değişmeyen tek şey değişim ve YAŞASIN DEĞİŞİM.
Bana söylediği o anda tuhaf gelmişti. Değerini ve anlamını bugün kavrıyorum.
Demişti ki: "Burcu. Hayatta herşey o kadar değişken ki... Herşeyi güncellemek lazım. İnanmazsın belli aralıklarla arkadaş listemi bile güncelliyorum. Eskiden dost dediğim benim kadar değişmezse, dostluktan düşüyor." demişti. "Olur mu canım!?!?!" demiştim o zamanlar. Bugün haklı olduğunu düşünüyorum.
Andım yine Herakleitos'u...
Aynı nehirde iki kere yıkanılmadığı gibi, insan da hayatı boyu aynı kalmaz.
Ya değişmeseydik!?! Değişemeseydik?! Ne sıkıcı olurdu!!!
Olaylar oluyor, zamanı geliyor ve kontakt listeleri güncelleniyor. Bazıları düşüyor, yenileri ekleniyor...
Değişmeyen tek şey değişim ve YAŞASIN DEĞİŞİM.
11 Nisan 2012 Çarşamba
İlk Emir: Oku !
Yine kaymaya başladı hayat elimin altından, yağlı bir ip gibi...
Tutamıyorum. Ama tutmaya da çalışmıyorum bu sefer. Takılacak bir yerde makara ve duracak bir yerde. Ben tutabileyim diye... Biliyorum.
Bugün bir kitap aldım. Hayatım değişmedi. Ama hayatımı değiştirenlere atıf vardı. Okumak güzel, hissetmek daha da güzel. Yazanı ve yazdıklarını...
Hayat çok güzel. Anlayana ;-)
Tutamıyorum. Ama tutmaya da çalışmıyorum bu sefer. Takılacak bir yerde makara ve duracak bir yerde. Ben tutabileyim diye... Biliyorum.
Bugün bir kitap aldım. Hayatım değişmedi. Ama hayatımı değiştirenlere atıf vardı. Okumak güzel, hissetmek daha da güzel. Yazanı ve yazdıklarını...
Hayat çok güzel. Anlayana ;-)
27 Mart 2012 Salı
ROMA
Yine Roma.
Göbeğimi nereye attılar bilmem ama kalbimin ciddi bir kısmı burada.
Bu şehiri cidden seviyorum.
Canlılığı, tarihi, medeniyeti, cazibesi, orjinalliği, doğallığı... Liste uzar.
Gyrotonic bu defa Roma'ya beni çeken. Hediyesi yeni insanlar. Yeni dünyalar. Yeni görüşler. Yeni paylaşımlar.
Uyarıyorlar kursun başında, "Your life is gonna really change" diye... Değişti de. Değişiyor da...
It's an expansion system. Physically and spiritually. Hazır olmayana zor gelebilir. Ama bana iyi geldi, geliyor.
Dönüşte memlekete, öğretmeye başlayacağım. İlgilenenlere duyurulur.
Göbeğimi nereye attılar bilmem ama kalbimin ciddi bir kısmı burada.
Bu şehiri cidden seviyorum.
Canlılığı, tarihi, medeniyeti, cazibesi, orjinalliği, doğallığı... Liste uzar.
Gyrotonic bu defa Roma'ya beni çeken. Hediyesi yeni insanlar. Yeni dünyalar. Yeni görüşler. Yeni paylaşımlar.
Uyarıyorlar kursun başında, "Your life is gonna really change" diye... Değişti de. Değişiyor da...
It's an expansion system. Physically and spiritually. Hazır olmayana zor gelebilir. Ama bana iyi geldi, geliyor.
Dönüşte memlekete, öğretmeye başlayacağım. İlgilenenlere duyurulur.
6 Mart 2012 Salı
Şimdi. Sadece Şimdi.
Yıl 1995. Ankara'dayım. Kaldığım yurdun müdiresi olan yarı psikotik hanım (bu işin yarımı olmaz diyenler- bilmem belki de tam psikozdaydı) moralimi bozuk görüp beni bir hayli neşelendirmişti. Kendisini çok sık anarım. Neşeyle ve saygıyla...
Demişti ki asık suratıma bakıp: " Bak canım. Bir ayağın dünde, bir ayağın yarında olursa bugünün ağzına .ıçarsın!" Nasıl ama!? Yalan mı?
Daha sofistike görüş almak isteyenler Eckhart Tolle'nin "The Power of Now"ını okuyabilirler. Okuduklarında görecekler ki benim müdirem kitabı bir cümleye sığdırmış :))
"Hayat bir gündür, o da bugündür" de benim lafımdır. Biline.
Şimdi işime dönüyorum :D Gyrokinesis dersim var- Yuppi!!! Ders almıyorum, veriyorum!
Demişti ki asık suratıma bakıp: " Bak canım. Bir ayağın dünde, bir ayağın yarında olursa bugünün ağzına .ıçarsın!" Nasıl ama!? Yalan mı?
Daha sofistike görüş almak isteyenler Eckhart Tolle'nin "The Power of Now"ını okuyabilirler. Okuduklarında görecekler ki benim müdirem kitabı bir cümleye sığdırmış :))
"Hayat bir gündür, o da bugündür" de benim lafımdır. Biline.
Şimdi işime dönüyorum :D Gyrokinesis dersim var- Yuppi!!! Ders almıyorum, veriyorum!
I ain't happy but, I'm feeling glad...
"Mutlu insanlar; herşeyin en iyisine sahip olanlar değil, sahip olduklarını kaybetmeyecek kadar çok sevenlerdir." Charles Bukowski
I ain't happy but, I'm feeling glad
I got sunshine, in a bag
I'm useless, but not for long
The future is coming on
I am happy, I'm feeling glad
I got sunshine, in a bag
I'm useless, but not for long
The future is coming on
Is coming on
Is coming on
Is coming on
I ain't happy but, I'm feeling glad
I got sunshine, in a bag
I'm useless, but not for long
The future is coming on
I am happy, I'm feeling glad
I got sunshine, in a bag
I'm useless, but not for long
The future is coming on
Is coming on
Is coming on
Is coming on
27 Şubat 2012 Pazartesi
Teşekkürü Borç Bilirim
Dile kolay.
17 yıl.
14'ü resmi.
Ben eski eşim Ahmet ile kimseyle geçirmediğim kadar zaman geçirmişim.
Kimseye vermediğim emeği ona vermişim. Karşılığını, onun verebildiğince almışım.
İşte hesap burada karışıyor. Ve bu aşamada öğreniyorum hayatın belki de en önemli dersini.
Hesap tutmuyor... Para birimi aynı değilse...
Ben biricik Ahmet'im ile yaşadıklarımızın kıymetini bozmadan, en değerli hali ile saklayabileyim diye, ayrıldım. Ona teşekkür ederek... Bana kattıkları için, harcadığı emek için, gösterdiği veya olduğu halde gösteremediği duygular için, çocuklarıma iyi baba olduğu için, iyi bir insan olduğu için...
Kişilerin iyi olması, birlikteliğin de aynı düzeyde iyi olmasını gerektirmiyor. İki insanın iyiliği, başka makamlardan çalınca iyi ses çıkarmıyor. Zorlamadan, bozmadan, üzmeden... Ayrılıverdik.
Teşekkür ederim Ahmet. Bir kez de sayfamdan... Sana... Tüm kalbimle. Ve de sevgimle.
17 yıl.
14'ü resmi.
Ben eski eşim Ahmet ile kimseyle geçirmediğim kadar zaman geçirmişim.
Kimseye vermediğim emeği ona vermişim. Karşılığını, onun verebildiğince almışım.
İşte hesap burada karışıyor. Ve bu aşamada öğreniyorum hayatın belki de en önemli dersini.
Hesap tutmuyor... Para birimi aynı değilse...
Ben biricik Ahmet'im ile yaşadıklarımızın kıymetini bozmadan, en değerli hali ile saklayabileyim diye, ayrıldım. Ona teşekkür ederek... Bana kattıkları için, harcadığı emek için, gösterdiği veya olduğu halde gösteremediği duygular için, çocuklarıma iyi baba olduğu için, iyi bir insan olduğu için...
Kişilerin iyi olması, birlikteliğin de aynı düzeyde iyi olmasını gerektirmiyor. İki insanın iyiliği, başka makamlardan çalınca iyi ses çıkarmıyor. Zorlamadan, bozmadan, üzmeden... Ayrılıverdik.
Teşekkür ederim Ahmet. Bir kez de sayfamdan... Sana... Tüm kalbimle. Ve de sevgimle.
*Kadehler bize kalktı, boşanma sonrası :)
16 Şubat 2012 Perşembe
Thorunkızı'na Dönüş
25 yıl Torunoğlu idim. Sonra Sönmezlik iddiasına girdim. Ama söndüm. Ve gerisin geri döndüm...
Tek farkla: Artık Torunoğlu yerine Thorunkızıyım :)
Thor:
... would be able to strike as firmly as he wanted, whatever his aim, and the hammer would never fail, and if he threw it at something, it would never miss and never fly so far from his hand that it would not find its way back, and when he wanted, it would be so small that it could be carried inside his tunic.
Tek farkla: Artık Torunoğlu yerine Thorunkızıyım :)
Thor:
... would be able to strike as firmly as he wanted, whatever his aim, and the hammer would never fail, and if he threw it at something, it would never miss and never fly so far from his hand that it would not find its way back, and when he wanted, it would be so small that it could be carried inside his tunic.
* İlk erkek arkadaşımın hediyesidir bana bunu sembolize eden gümüş bir kolye. Bugün daha anlamlı benim için. Bilemezdi bundan 20 küsür sene önce bana hediye ederken bu kadar anlam taşıyacağını hediyesinin. Açıkcası ben de... Bulup parlatayım ve takayım. Thor kadar iddialı değilim hoş. Ama niyetliyim.
**2. Bölüm 14 Şubat'ta başladı. Aziz Valentine'i andık. Sevgiyle... Ve o gün, 14 yıl sonra boşandık Ahmet ile. Kutladık sağlığa ve şerefe kaldırılan kadehlerle...
LOVE IS FOUND
Çok olmuş yaz(a)mayalı yine. Çok da olay oldu. Yazasım da var(dı), ama aynı miktarda vakit ol(a)madı.
Güzel müzikler, güzel insanlar, ilginç olaylar, düşmeler ve kalkmalar. Amma illa ki hareket.
Bayılıyorum ben hayata. Bana birşey olursa diye çok korkuyorum. Hayat uzun gelirdi. Şimdi ise kısa.
Sade söylemiş. Ben de imzalıyorum.
"Love is found".
*Sade oldu olalı böyle dans etmedi. Kesin aşkı bulmuş :) Helal olsun...
Güzel müzikler, güzel insanlar, ilginç olaylar, düşmeler ve kalkmalar. Amma illa ki hareket.
Bayılıyorum ben hayata. Bana birşey olursa diye çok korkuyorum. Hayat uzun gelirdi. Şimdi ise kısa.
Sade söylemiş. Ben de imzalıyorum.
"Love is found".
*Sade oldu olalı böyle dans etmedi. Kesin aşkı bulmuş :) Helal olsun...
29 Ocak 2012 Pazar
Dinlerken Hem Ağlamak Hem de Gülümsemek İstediğim Şarkı
Oh your love is beautiful and cruel at the same time good at the same time...
I should die in your arms right now... And give it all to you...
Yine Herakleitos! Beautiful and cruel at the same time... Karşıtlıklar. Hıh.
I should die in your arms right now... And give it all to you...
Yine Herakleitos! Beautiful and cruel at the same time... Karşıtlıklar. Hıh.
Bitirdi beni bu şarkı. Katalizörleri sayamam şimdi.
28 Ocak 2012 Cumartesi
24 Ocak 2012 Salı
Atasözü Yazdım
"The Dilek Ablam" ile çocuk eğitimi vs üzerine yapılan ağdalı sohbet sırasında kendi felsefemi kendi cümlelerimle özetledim. Hoşuma da gitti :D
Dedim ki; "Çocuğun içinde varsa olur yoksa olmaz... İtsen gitmez, tutsan durmaz..."
Di mi ama?
Dedim ki; "Çocuğun içinde varsa olur yoksa olmaz... İtsen gitmez, tutsan durmaz..."
Di mi ama?
23 Ocak 2012 Pazartesi
21 Ocak 2012 Cumartesi
18 Ocak 2012 Çarşamba
Ben de değiştiricem :D
Son din olarak islam bazi talihsizliklere de maruz kalmis tabii... Adamlarin guzelini secmisler kiliseye, kalan saglar bizim olmus. Kadinlarin guzelleri baskasina yar olmus, bize kalanlara da "ortun!" emri verilmis... Goz gormeyince gonul katlanirmis hesabi : D
14 Ocak 2012 Cumartesi
13 Ocak 2012 Cuma
HEY DOSTUM!
"Bir dostun varlığı güzel bir şeydir; fakat bir dosta ihtiyaç duymadan yaşayabilmektir önemli olan"
Oğuz Atay- TUTUNAMAYANLAR (THE BIBLE OF MANHOOD)
Oğuz Atay- TUTUNAMAYANLAR (THE BIBLE OF MANHOOD)
2 Ocak 2012 Pazartesi
Anneler Zordur
Farkettim ki gün içinde en çok kullandığım kelime: "Hadi!"
İki anlamı var: Ya "Hadi yapalım", ya da "E hadi çocuklar! Çabuk olun" anlamında. İlki iten, ikincisi sıkan :))
Bugün Kayra giyinir gibi yapıp, aslında eli işte gözü oynaşta tavırları ile beni sabır testine tabi tutarken, farkettim ki kendimi "hadi" otomatiğine bağlamışım. Sonra sordum ona "Neden böyle yavaş hareket ediyorsun evlatcım?!" diye. Cevap verdi evladım: " Çünkü ben rahat bir insanım". Bu kadar basitti cevap.
"Peki bu durumda ben ne oluyorum?" dedim. "Zor annesin sen" dedi. Öylece kaldım. Yutmaya çalışırken bunu, aklıma geldi sordum: "Peki kimin annesi kolay sence?" dedim. "Kolay anne yoktur" dedi. Kesti attı.
Anneler zordur...
Bununla ilgili kitap yazarım ben, jenerasyonlar boyunca gözlemlerime dayanan.
Demek ki matruşkadan yine aynı kadın çıktı.
"If you don't eat yer meat, you can't have any pudding. How can you have any pudding if you don't eat yer meat?"
İki anlamı var: Ya "Hadi yapalım", ya da "E hadi çocuklar! Çabuk olun" anlamında. İlki iten, ikincisi sıkan :))
Bugün Kayra giyinir gibi yapıp, aslında eli işte gözü oynaşta tavırları ile beni sabır testine tabi tutarken, farkettim ki kendimi "hadi" otomatiğine bağlamışım. Sonra sordum ona "Neden böyle yavaş hareket ediyorsun evlatcım?!" diye. Cevap verdi evladım: " Çünkü ben rahat bir insanım". Bu kadar basitti cevap.
"Peki bu durumda ben ne oluyorum?" dedim. "Zor annesin sen" dedi. Öylece kaldım. Yutmaya çalışırken bunu, aklıma geldi sordum: "Peki kimin annesi kolay sence?" dedim. "Kolay anne yoktur" dedi. Kesti attı.
Anneler zordur...
Bununla ilgili kitap yazarım ben, jenerasyonlar boyunca gözlemlerime dayanan.
Demek ki matruşkadan yine aynı kadın çıktı.
"If you don't eat yer meat, you can't have any pudding. How can you have any pudding if you don't eat yer meat?"
1 Ocak 2012 Pazar
Yeni yıl... Kime göre?! Neye göre?!
Ne yeni yıla girmeyi ne de eski yılı geride bırakmayı seviyorum...
Aralara bentler koymadan aksın hayat.
Birileri öyle istedi diye veya buyurdu diye "o" gün kutlaması... Santa Clauslar, Saint Valentineler... Tıkanan trafikler, patlayan "kırmızı kadife yastık" satışları, altına hediye koymak için alınan ağaçlar... Eski köylere yeni adetler...
Belki "benim yılım" daha önce başladı.
Belki de daha başlamadı.
Takvimdeki sayıları mı kutlayacağım yani?! Ne komik :)))
Yeni yılda "sağlık, başarı, mutluluk" ayrılmaz üçlüsü dilemeler. "Mutlu Noeller" yazmalar!!! Gece 12'de havai fişekler, sarılıp, öpüşmeler... Aklıma şaman törenleri geliyor :))
Belki de bu dilekler bizi ayakta tutuyordur diye de düşündüm dün kendi kendime. O zaman sadece bir gün dilemek yerine hergün dileyelim... Ne ala!
Herşeyimiz ithal. Kahramanlarımız bile.
Amma ve lakin iyi satıyor ve sattırıyor ;-)
**Yılı yeni olanlara kutlu olsun!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)